26 Ekim 2014 Pazar

DÜĞÜN

Bir çöplükte buldum kendimi.
Şaşırmadım..
İlk uyandığım çöplük değildi bu.
Böbreklerimi kontrol ettim,

Kalbime ilişmedim hiç.
Hissizliğe tapanlar kalplerini aramazlar.
Binlerce hissiyat vardı,
Ve sadece birkaçı,
Yüzünü gülümsetenlerdendi..
Ben de taraftar olmayı bırakıp,
Tarafsızlığa taptım.
Meleklerin sözüne tâma ettiğim yıllar,
Çokça çarşaf kirlenmişti.
Manzara aynıydı,
Binlerce aptalın,
Atmosfer yüzünden,
Mavi sandığı gri gökyüzü,
Ve sararmış parmak uçları.
Manzara değişmiyor,
Hissiyatlar değişiyordu.
Diğerlerini kıskanan,
Daha kötü hissiyatlar.
Bir ağız dolusu küfürü,
Ağzına tıkayacak kadar ağız dolusu.
Bekliyordum genzime kaçıp,
Beni boğacağı günü,
Ve çarşafa doladığı düğümü.
Farketmez,
Her ikisi de ölümdü.
Ve ölüm,
Bakire olmayan duyguların,
En yobaz beyinlerle,
Yaptığı düğündü.
Ertesi günü linç edilen,
Bir eğreti gelin gibi. 

Ateş Şentürk

19 Ekim 2014 Pazar

İstenmeyen Çocuk

Muntazam bir irkilmenin,
içinde buldum kendimi.
Bu sefer monotonun dışındaydı,
hüzün..

Bu bile mutluluk veriyordu,
kusurlu gözlerime.

Kubbelerin birleştiği yerde bulutlar,
hayallerimden parçalar taşıyordu.

Ama dönüyordu dünya.
Ve bulutlar,
başka beyinleri süslemek için,
gidiyordu çatıların ve kubbelerin,
birleştiği yerden.
Alışılmışın dışında hapsolmaktı kaderi,
sonuçların.
Ve sonuçlar,
uzun vadede,
mutluluktan zerre taşımazlardı.
Kutsal sandığım saçları tavaf eden ellerimden,
biliyordum bunu.
Yanaklarımı evlat edinmiş ellerinin,
saçlarını kutsal sanan ellerimin,
biri öksüz,
biri yetim kaldı.
O saçlarını kesti,
ben yanaklarıma gülmeyi haram kıldım.
Onun saçları uzadı,
Ama benim yanaklarım,
bir piç gibi kaldı.
Sonuçta sonuçlar,
her zaman mutluluğa hamiledir.
Ama bulutlar,
Her zaman,
istenmeyen çocuk olarak kalır.

Ateş Şentürk